Sizlere kısa bir süre önce okuduğum bir kitabın bir kesitini sunmak istiyorum. Kitap; okurken yüzünüzde tebessümler oluşturacak ve bir çırpıda bitirebileceğiniz bir eser, Melih Arat‘ ın “Sıra Dışı Yaşam Becerileri” adlı kişisel gelişim kitabı. Bu güzel yazıyı sizlerle paylaşmama izin verdiği için öncelikle Melih Arat’ a teşekkürlerimi sunuyorum.
Okuyacağınız bölüm elli yaşlarında bir müzisyenin hayatını sorguladığı bir günlük kesitinden alınmıştır.
Sevgili Günlük, Bugün 8 Ocak 2001, benim için bir özeleştiri günü. Gözyaşı yok. Yalan yok, sadece gerçekler… Uzun yıllar sonra her türlü açıklamamı yalanlayan bir açıklama… İnsan, aldığı kararları açıklamakta ne kadar yaratıcı olabiliyor. Bir karar alıyoruz, belki en derinimizde biliyoruz yanlış olduğunu, ama yine de alıyoruz. Soran olursa da binlerce izah getirebiliyoruz. Hatta öyle ki, hazır cevaplarımız var. Gerçekle ilgisi yok, ama olsun. Ne kadar çok tekrarlarsak, kendimiz de inanıyoruz bu yalan cevaplara, daha gerçek oluyorlar… Bunlardan çok var yaşamımızda… İş yerinde, eşimizle ilişkimizde, çocuklarımıza karşı… Her şeyi Çalabilmek Duvarda asılı duran dede yadigarı sazı çalarak müziğe başladım. O zamanlar, beni birkaç müzik öğretmenine götürmüş, göstermişler, nasıl bu çocukta gelecek var mı diye… Biri “Var” demiş, diğerleri de “Yok”. Yıllarla birlikte, yetenekli olduğumu söyleyen öğretmenin haklı olduğunu anladım. Yetenekliydim; ama bu yeteneğimi değerlendiremedim. Enstrüman seçmek için karar almam gerekiyordu. Ya keman çalacaktım ya piyano; ya flüt çalacaktım ya da akordeon… Olmadı, hepsini istedim, hiçbirinden vazgeçemedim. Yıllar sonra, hepsini iyi çalabiliyorum; ama hiçbirinde virtüöz değilim. Bir enstrümanla isim yapamadım. Ne kemanla tanınan bir eserim var, ne de piyanoyla… Bütün enstrümanları iyi çalıyorum, ama kimse tanımıyor beni. Başarılı olmak için her şey değil, bir şey gerekliymiş. Başarı bir alışverişmiş; bir şeyi alabilmek için bir şeyi vermek, diğerlerinden vazgeçmek gerekiyormuş. Keşke kemanı seçseydim ve diğerlerinden vazgeçseydim. Karıma da hayatı zindan ettim, sevgililerime de… Hiçbirinden vazgeçemedim. Karım dünyanın en iyi, en güzel kadınıydı. Evlenirken ne olduğunu anlamadan evlenmiştim. Yani… evlilik sadece bir kişide karar kılmak, diğerlerinden vazgeçmek ya… ben bunu anlamadan evlenmişim. Evlendikten sonra başka kadınların da olduğu bir hayatı yaşamaya devam ettim. İçlerinden bazılarını daha çok sevdim; ama ne onlardan birinde, ne de karımda karar kılabildim. Yıllar sonra şimdi yapayalnızım… Ne karım kaldı, ne de diğerleri… Keşke birini gerçekten seçebilseymişim, ama yapmadım. Tıpkı enstrüman seçimi gibi hepsini istedim ve sonuçta elim boş kaldı. Almak için bırakmak gerekiyormuş. Keşke karımı alsaymışım…
Melih ARAT
“Sıra Dışı Yaşam Becerileri”