Sürekli korku ve panik içinde yaşıyorlar… “Ya kötü bir haber alırsam”, “Ya başıma kötü bir şey gelirse” kaygısıyla yaşamlarını adeta kabusa çeviriyorlar. Bu korkuların yanı sıra sık sık göğüs bölgesinde sıkışma, el ve ayaklarda uyuşma gibi fiziksel sorunlardan da dert yanıyorlar. Üstelik kaygı duyulmasını gerektirecek hiçbir neden yokken! Anksiyete; nedeni belli olmayan korku, kaygı ve kötü bir şey olacakmış endişesiyle yaşanan bir bunaltı duygusu olarak tanımlanıyor. Obsesif-kompülsif (takıntı hastalığı) bozukluk, sosyal ve özgül fobi, panik bozukluk ve travma sonrası stres bozukluğu olmak üzere 4 ana başlık altında sınıflandırılıyor. Sürekli kaygı ve korku duymak hiç kuşkusuz ki cinsel yaşamı da olumsuz etkiliyor. Psikiyatri Uzmanı Dr. Özay Özdemir, obsesif-kompülsif bozukluğu, yani takıntı hastalığı olan kişilerde cinsel sorunların daha yüksek oranda görüldüğünü belirtiyor. Yapılan araştırmalara göre, takıntı hastalığı olanların neredeyse üçte ikisinde cinsel işlev bozukluğu mevcut. Özellikle ilişki sırasında kir, mikrop ya da hastalık bulaşacağı endişesi taşıyan hastaların cinsel yaşamları bu sorundan çok daha fazla etkileniyor.