Sonbahar yapraklarına özendi yüreğim.Sararmış solgun bedenim kayboldu çöpçülerin nasırlı ellerindeki kirler
Beş ayrı hikayenin kesiştiği yerimi bulmuştun sen.Üstelik hepsinin sonu kötüydü,hepsi İstanbuldu .. Zor dedin..
Belki zordu..
Ama ne kolaydıki hiç bilemedin.Abim kuşamıştı ya kırmızı kuşağımı belime.Sen gelmiştin otomobilinle…
Bir küçük bebek vardı önünde kırmızıydı elbisesi,gözleri siyahtı.Ve tam dudağının kenarında bir beni vardı.
Bebeğimi kaçırdı yabancı dokunuşların tenime.Gözleri büründü kötü ayrılık sözlerinin rengine.Ve masum güzelliği kirletildi kim bilir kaç gecede…
Aşk sevişebilmek için oynadığımız bir oyun değilmiydi ? Sırtıma yüklediğin bu olgunluklar niye..
Hadi küçümse yine sevgimi.. Çocuksun de,kendine bile hasretsin sen sevmeyi ne bilirsin de.Kaç zaman aynımı kaldık de…
….bitti….
Ben devrik cümlelerindeki yanlış yüklemlerde söylediğin kadın,sen dokunduğum tüm sayfa yapraklarında kalan iz…
Çok isterdim susmayı beceremedim.Arkamı döndüm,git.
Günahlarını bana bırakta git.Sevmedim farzet demiyorum ama gözyaşlarımızın rengi bile değişti artık.Kokundaki masum yan yastığımda hala,buna şükür..
Çok sevdim demiştin…
Çok sevdin…
Ama hiç seviyorum diyemedin…