Hayatın anlamı nedir,

0

Felsefi bir soru olan “Hayatın anlamı nedir?”, farklı insanlar tarafından farklı şekillerde algılanabilir ve “anlam” sözcüğünün buradaki belirsizliği farklı açıklamalara yol açar: “Hayatın kökeni nedir?”, “Evrenin ve yaşamın doğası nedir?”, “Hayatı değerli kılan şey nedir?”, “İnsanın hayattaki amacı nedir?”

Günde ortalama 8 saat bilgisayarlarımızın başında oturup, Excel Spreadsheetlere, Word dökümanlarına, PowerPoint sunumlarına bakarken, küçük bir ara alıp bilgisayarımızın başına döndüğümüzde kendimize bir an sorarız, “Sahi, hayatın anlamı nedir? Her pazartesi’nin ruhsal bir işkence gibi geldiği, her cumanın dinsel çağrışımlarının ötesinde, zihnimizde iş bitimine istinaden kutsal bir gün ilan edildiği hayatımızda, bu küçük mutlulukların ötesinde, gerçekten de “Hayatın anlamı nedir?” diye sorarken bazen bir yol gösterici ararız.

Günde ortalama 8 saat bilgisayarlarımızın başında oturup, Excel Spreadsheetlere, Word dökümanlarına, PowerPoint sunumlarına bakarken, küçük bir ara alıp bilgisayarımızın başına döndüğümüzde kendimize bir an sorarız, “Sahi, hayatın anlamı nedir? Her pazartesi’nin ruhsal bir işkence gibi geldiği, her cumanın dinsel çağrışımlarının ötesinde, zihnimizde iş bitimine istinaden kutsal bir gün ilan edildiği hayatımızda, bu küçük mutlulukların ötesinde, gerçekten de “Hayatın anlamı nedir?” diye sorarken bazen bir yol gösterici ararız. Bu yol göstericiyi şu anda bu yazıyı okuyarak bu yazıda arıyorsunuz, ama çok heyecanlanmayın, biz de size yol göstermeyeceğiz. Haşa, ne haddimize! Felsefe düşünürlerinin, psikologların, sanatçıların ve edebiyat alanında çalışanların yüzyıllardır cevabını arayıp da bulamadığı bu mühim sorunun yanıtını biz veremeyiz. Ama belki yorgun ruhlarımıza bir teselli olarak, sizlerle ünlü filozofların bu konu hakkındaki görüşlerini kısaca paylaşabiliriz.

Hayatın Anlamı Nedir?

Platon’a göre: Platon, bilginin insanı erdeme ulaştıran en önemli araç olduğuna inanıyordu. O yüzden Platon’a göre, hayatın anlamının “Daha çok öğrenmek.” olduğunu söyleyebiliriz. Hatta, Platon demokrasinin de eğitimin bir ürünü olduğuna inanıyordu. Eğitimsiz halkların demokrasiyle başa çıkamayacağını, zamanla demokrasinin bir oligarşiye döneceğini ve bilgisiz halkları yanlış bilgiyle donatan demagogların türeyeceğini ve bunun da diktatörlerin yolunu açacağını belirtmiştir. Platon’un verdiği bilgisiz demokrasi örneği size hangi ülkeyi hatırlatıyor? Yorumlarda belirtebilirsiniz.

Aristo’ya göre: Aristo’ya göre ise, insanı diğer varlıklardan ayıran bir etik yaklaşımı olmalıydı, çünkü Aristo’nun öğretisinde insan, “mantıklı (rasyonel)” bir varlıktı. Aristo, bu etik değerlerin de insanı iyi olmaya yönlendireceğine inanıyordu. Yani, Aristo’ya göre insan hayatının nihai amacının “İyi olmak.” olduğunu söyleyebiliriz.

Kinizm (Cynicism): Sokrat’ın öğrencisi olan Anisthetes’in liderliğini üstlendiği Kinik öğretiye göre, insanın nihai amacı, “basit bir yaşam” sürdürebilmektir. Bu basit yaşamda, kişi toplumdaki bireylerin çoğunu güdüleyen zenginlik, ün, güç ve cinsellik gibi arzuları bir kenara bırakıp, kendi kendine yetebildiği şatafatsız bir hayat sürdürmeye çalışır. Bu öğretinin, bir çok Doğu öğretisindeki “sade yaşam” ile benzerliği dikkatinizi çekmiştir.

Hedonizm: Belki de çoğu kişinin en aşina olduğu öğretilerden biri olan Hedonizm’e göre, insan hayatının amacı zevki olabildiğince yüksek tutup, acıyı azaltmaktadır. Yine Sokrat’ın öğrencilerinden biri olan Aristippus’un önderliğini ettiği bu düşünce ekolüne göre, her insanın keyfi, acısının üstünde olması gerektiğini savunur. Hedonizm’e göre hayatın anlamını: “Hemen, şimdi, zevk.”olarak açıklayabiliriz.

Epikürizm: Çoğu zaman Hedonizm’le karıştırılan bu öğretinin de amacı, Hedonizm gibi zevkin ve keyfin maksimuma çıkarılmasıdır. Ancak, Epikürizm’in keyfi en yükseğe çıkarmak için izlediği yol, Hedonizm’den oldukça farklıdır. Epikürizm’de kişinin keyfini maksimize etmesi, ve ataraxia diye adlandırılan seviyeye çıkması için kişinin alçakgönüllü bir hayat yaşaması, hayatın nasıl işlediğini anlaması ve arzularını kısıtlaması beklenir.

Stoacılık: Stoacılığa göre insan mutsuzluğa düşer çünkü hayata dair yanlış çıkarımlar yapmıştır. Dolayısıyla, insan doğanın işleyiş mantığını iyi tanımalı ve ona göre hareket etmelidir. Stoacılıkta bir insanın söylediklerinden ziyade, yaptıkları/davranışları önemlidir. Stoacılığa göre hayatın anlamını: “Mantığı kavra, canın yanmasın.” diye özetleyebiliriz.

Kantianizm: Kantian anlayış, Alman filozof Immanuel Kant‘ın zihin ve etik üzerine kurguladığı düşüncelerinden kök salmıştır. Kantian anlayışa göre kainatı bir arada tutan ilkeler vardır. Bu ilkelerin geçerlilikleri uygulanılabilirliklerine göre değişir. Örneğin, “Seni sinir eden herkesi öldür.” gibi bir ilkeyi evrensel bir biçimde geçerli kılmak imkansızdır, çünkü bu ilke uygulandığında dünyada kimsenin kalmaması ihtimali vardır. Dolayısıyla, Kant’ın anlayışı toplumu bir arada tutan ve optimal düzeyde geçinmeyi sağlayan bir ahlaki anlayışa bağlıdır: “Sana nasıl davranılmasını istiyorsan, başkalarına öyle davran.”

Nihilizm: Nihilizm, hayatın içten içe bir anlamı olmadığına dair felsefik bir doktrindir. Yani “Hayatın anlamı nedir?” diye soran birinin, bir nihilistin vereceği cevap: “Hayatın anlamı yoktur. Dolayısıyla her şey serbesttir.” olur. Varoluşsal nihilizme göre, hayatın diğer filozofların ortaya koyduğu gibi tartışmasız ve ortaklaşa kabul edilebilecek bir anlamı yoktur, dolayısıyla kişinin bu hayatta her şeyi yapmak için izni vardır. Özellikle de, Nietzsche’nin “Tanrı öldü.” (“God is dead.”) aforizmasından sonra, günümüz yaşantısına en çok şekil veren felsefik doktrinlerden biri nihilizmdir.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.