Geç Olmadan,Karım’a

0

Merak etme beni, bilirim sevdiğim evhamlısındır.
Sallanan tahta sandalyemin üzerinde
saçı sakalına karışmış bir yalnızlığın içinde seyr-ü sefadayım,
sanırsın yüzümde griye çalan pamuk tarlası var.
Pencereye kuşlar pisliyor, kovmaya da kıyamıyorum kerataları.
Bir de şey oldu.…
Şey…
Kızma ama ektiğin çiçekler soldu.
Vallahi benim suçum yok,
geçen kış zemheride dondu hepsi.
Yenilerini de ekmedim,
üvey evlat sevmezsin bilirim…
Evlat demişken…
Üzülme ama bizim oğlan 6 ayda bir ancak geliyor eve;
göstermelik iki kutu süt,
birkaç paket bisküvi-sanki onları yiyecek diş varmış gibi-
biraz sebze,meyve bırakıyor,hepsi bu!
Geçen bayram gelmedi hasbam,
telefon etti sadece.
Neymiş efendim Uludağ’da tatildelermiş,
Pezevenk!
Tövbe tövbe…
Ah bir de dünya güzeli bir torunumuz var.
Keşke görüş günü falan olsa da görsen,
belli ki güzelliğini senden almış,adı da Nisanur…

Maaşına dokunmadım ne zamandır,
üç aylığım yetiyor da artıyor,
ne de olsa evi ahalisi bir boğaz, birkaç da uyuz kedi…
Sen gittin gideli karnımı doyurma seanslarım çok kuru geçiyor;
ekmek kuru,zeytin kuru,akşamdan kalma fasülye kuru…
Bu aralar gelemiyorum yanına kusuruma bakma,
bu romatizma denilen illetin bedenimdeki yaşı senin gidişinle aynı,
on yaşında küçük bir çocuktur eklemlerimdeki ağrı…
Ah akılsız başım!
Eczacı Nuri’ye kırk lira borcum vardı onu vermeyi unutuyorum bak kaç haftadır.

Kadınım, peki ya sen nasılsın oralarda?
Münker ve Nekir çok sıkmadı inşallah seni yerin seksen santimetre dibinde.
Bedenin şimdi hangi bahar çiçeklerine yardım ve yataklık yapmakta?
En çok ellerini özledim misal
hala pamuk gibi mi ellerin,
toprak bozmadı değil mi cennet kuytusu bedenini?
Ama az kaldı hissediyorum,
geleceğim ben de yanına.
Biliyorsun gerçi ama yine de hatırlatayım
seni hala seviyorum
o çay bahçesinde gördüğüm günden beri.
Sana demiştim ben hayatımın en güzel hediyesini annenden aldım.

Gelinceye kadar Allah’a emanet ol,

gerçi seni emanet edecek başka kim kaldı ki?

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.