Garipçe

2

Gözlerime değdi diye gözlerin garipliğe aday oldum. Ve ilk kez gözlerinde vuruldum. Bir şiiri yarım bıraktıracak kadar güzel oluşunu gördüm gözlerinde. Ve ben yalnız seni sevdim garip bir şekilde. Sonra garip tezatlara şahit oldum garip belalara… Geceler şahit kılındı garip hallerime garip sözler dolandı dilime… Gariplik hırkasını giymek gibiydi seni sevmek ve öylece kalakalmaktı. Beş duyuya isyandı beklide altı yönü tanımamaktı. Bir saman çöpü olmaktı. Garip bir isyanın çıkış noktasıydı. Baştan aşağı garipti garipçeydi. Muhayyilende her garipliklerin canlanmasıydı. Garip bir bahar mevsiminde gonca güllerin solmasıydı. Belki ölüm kadar garipti yeniden doğmaktı garip bir şekilde. Garip bir cesaretti. Derelerin dumanlı dağlara meydan okuması sükutun heybete tenezzülü kadar garipti seni sevmek. Çöllerin suya açlığıydı. Sonbaharda gazellerin yele teslimiyetiydi. Garip bir teslim oluştu. İçinden sadece gariplerin geçtiği esaretten kuruluş kapısıydı. Garip bir inattı. Yok olup gitmeye güçlü olan herşeye karşı inanmanın bütünüydü. Yalanların doğruya hasretiydi. Beklide ve muhakkak gerçeğin taa kendisiydi .Garip bir hakikatti. Seni sevmek işte öyle garip bir şeydi. Tepeden tırnağa  GARİPÇEYDİ…                                                       

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.