Dolunaya inat

0

 

Katran karası bir geceyi Haziran ayının bulutlarının arasından yırtarak avuçlarında kıpır kıpır yıldızlarla odamın penceresini tıklattı dolunay…
“Sana saman yolunu getirdim” dedi ve bütün gök kubbeyi yer yüzüne indirmiş gibi mağrur gülümsedi koltuğumun başucunda…
Ayla yıkanmanın keyfini sürdüm bir müddet…
Sonra penceremi açıp onu içeri aldım…
Efsunlu ışıklar saçarak avuçlarındaki aydınlığı kitabıma rakı kadehime can eriklerime sürdü…
Geçikmiş bir bahar çekirge sesleri ve iğde kokuları ile içeri daldı hemen peşi sıra…
Telaşla…
Şiirler doldu odama mısra mısra…
Fener alayları geçti aklımdan, uzak denizler ve göç yolları geçti
Dolanıp dolunayın kanadına uçmak istedim…
Lakin bırakmadı hayat.
Duydum ki güvercinleri kurşuna dizmişler arka bahçemde
Gülleri kesip dikenleri büyütmüşler korku belası
Toprağın bire bin verdiği ülkede mayın döşemişler sevdaya giden yollara
Aşklar uzak, sevişmeler tuzakmış
Dişlerinde kalleş ışıkların parıldadığı kurtlar çeteler halinde boğazlayacak kurban arar olmuşlar dolunay geceleri
Pas ve küf kokuyormuş eskiden nergislerin açtığı sokaklar
Öylesine büyükmüş ki sis perdesi ne yakamoz görüyormuş gözler ne de çoban yıldızı
Güneş ülkesi çocuklarını gömüyormuş lanetli karanlığın koynuna…. Ve öfke büyüyormuş sevda toprağının ana rahminde…
Doğa ne kadar cömertse, hayat o kadar bencilmiş evlatlarına karşı…
Bolluk içinde aç, varlık içinde yoksul , denizler ortasında susuz yaşar olmuşlar
Ve ülke aldırmadan doğanın göz kamaştıran büyüsüne doludizgin koşuyormuş ölümüne.
Prangalar…. Savaş tamtamları……ve ağıtlarla
Dolunay saman yolundan ışıklarla eteklerinde “haydi” diyordu penceremin dibinde; “Haydi …. Ebedi baharın ülkesine….”
Lakin dolunaya inat; öylesine bitkin ve naçar ki hayat….
Kopamadım akşam haberlerden…. Dünyevi kederlerden….. kelepçelerden
Açıp penceremi salıverdim dolunayımı Cahit Külebi’ den “bir şiir fısıldayarak kulağına
“Bir gün geleceğim
Alıp şu başımı
Bir gün geleceğim.”
“Belki de Haziran
Bulacak naşımı
Belki de Haziran.”
Haziran bir ozanın naşını kaldırırken dolunay Samanyolu boyunca efsunlu yıldızlar saçarak uzaklaştı.
Bakakaldım peşinden….
Ne gözümü alabildim……..Ne göze alabildim…

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.