Benimle Hiç olur musun?

0

Acılarımın en tatlısıydın.

Kalsam kendimi üzecektim, gitsem Seni…

Ne gidecek kadar korkaktım, ne kalacak kadar cesaretli.

 

Korkma dedim kendi kendime.

Ölünce geçer korkma!..

Ama ölmedim!

Ruh kanserimle birlikte yaşamayı öğrendim.

Senden çok daha erken çıkmıstım ben yola.

Ve yola çıktıgımda aşkın, ömrün en uzun, en sessiz üç harfi olduğunu biliyordum.

Aşk bir kelimeyse, bin kelimesizlikti çünkü.

 

 

Öyle çok sustum ki sana, kendi sesimi unuttum adeta.

Sana dilsizliklerden yapılma bir lisanla geldim, anlamadin…

 

İki ayrı uykuda, iki ayrı rüyanın birbirine dokunması gibiydi aşk.

Sen bunu bilmiyordun.

Toydun.

Aramızdaki fark buydu : Sen, ateşin yaktığını bilirdin; ben ateşte yanmayı.

 

Öyle bir yerdeyim ki şimdi, ne seni sevebiliyorum ne senden başka birini.

Belki de uzatmalar bile bitti bu mücadelede, duymazdan geldiğimiz o son düdükle…

 

Ve biz kandırdık ayrılığı..

Kandırdık, bittigini kabul eden yanlarımızı…

Kendi yokluğumuza birbirimizin varlığını ödedik.

 

Anladım ki, ne sensiz yaşayabiliyorum ne de sensiz ölebiliyorum.

 

O kadar farklıydık ki birbirimizden ve aşk o kadar aynı yapıyordu ki bizi…

Zamanla ben sana, sen de bana benzemeye başladın.

İçimizde felakete benzeyen bir ümitle, tanıdık bir uçurum kenarında uyuyorduk; bir gün düşeceğimizi bile bile..

 

O kadar eksikti ki hikâyemiz, bitip bitmediğini bile anlayamıyorduk.

Üç yanlısımız bile olmadan, elimizdeki tek doğruyu kaybettik sonra.

Ve birbirimizden hayatlarımızı çalmaya başladık.

Bu çalıntı hayatlarla elbet kendimize yakalanacaktık.

Ömrümün bekle odalarında ben senden derdime deva isterdim.

Sen bana devam dedin.

Kimin sonu kimin başı 

Onuda bilemedik.

Beklediğim her istasyonda içimden seni götüren bir şiir geçti.

Yepyeni sensizlikler oldu.

Yoktun!

Peki, yoksan bu yaşadığım neyin yokluğuydu?

Olmayan bir senin yokluğunu yaşadım.

İçimdeki yabancılara adresler sordum.

Ve bildiğim bütün yollarda kayboldum.

Kalır gibi gidişlerini izledim önce, sonra gider gibi kalışlarını…

Ve anladım ki ne sen gidebiliyorsun ne ben kalabiliyorum.

Öyle bir hayat yaşıyoruz ki şimdi,ağlamak gülmenin mahkûmu,gülmek ağlamanın gardiyani gibi sanki…

Ve anladım ki, ne seninle ağlayabiliyorum ne de sensiz gülebiliyorum.

Belki de sen aşka âşıktın, ben üstüme alındım.

Bilmiyorum.

Bir gün gerçekten seni terk edebilecek miyim, onu da bilmiyorum.

Üzerine sinen benin kokusunu duymadan yaşayabilecek misin? 

Çünkü, senden geriye sadece sen kalana dek terk edilmiş olmuyorsun.

İnsan yaşadığı anın değerini yaşadiklarindan ötürü degil, neler yaşayacağını bilmediğinden ötürü bilmez.

Seni çok Seviyorum: Bir gün seni terk etme gücünü kendimde bulup bulamayacağımı bilmeye bilmeye…

Anlıyor musun ?

Gel BİZ olalım demek kolay …

Benimle HİÇ olur musun ?

               Kahraman TAZEOĞLU

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.