Papatya Falı

0

gunlerden bir gun, evrenin bir noktasinda, kucuk bir tirtil gozlerini hayata acmis.

dogal icguduleri ile hemen beslenmeye baslamis. ne bulursa yemis. bir sure sonra, yeterince buyudugunde, kendine guvenli bir yer bulup, bir koza ormeye baslamis.

bu kozanin icinde gecirdigi uzunca bir surenin sonunda da, rengarenk kanatli bir kelebek olup cikmis.

minik kelebek, ucabiliyor olmanin da verdigi mutlulukla ucmaya baslamis.

daglar tepeler asmis, ormanin her yerini dolasmis. derken bir vadiye gelmis. rengarenk ciceklerin bulundugu bir vadiye.

etrafina saskin saskin bakarken,vadinin obur ucunda bir papatya gormus.

bir anda afallamis. ne dusunecegini,ne yapacagini bilememis.

icinden “ne muhtesem bir cicek” diye gecirmis.

ve vakit kaybetmeden yuzlerce renkli, hos kokulu cicegin uzerinden gecip dogruca onun yaninda almis solugu.

“merhaba” demis papatyaya, “sizi uzaktan gordum ve yaniniza gelmek istedim.”

nazli papatya soyle bir bakmis konuguna ve “merhaba” demis, “ben de yalnizliktan sikilmistim zaten.”

ve konusmaya baslamislar. kelebek ona hayat hikayesini, nerede dunyaya geldigini, gectigi ormani, tepeleri anlatmis.

papatya da ona kendinden bahsetmis. birbirlerinden gercekten hoslanmislar. kelebek butun zamanini papatyayla gecirmis.

gece olunca beraber yildizlari ve ates boceklerinin danslarini seyretmisler.

gunduz olunca kelebek, kanatlariyla papatyayi gunesin yakici isinlarindan korumus.

minik kelebek papatyayi cok sevmis. o kadar cok sevmis ki, bir turlu onun yanindan ayrilamamis.

papatyanin da onu sevip sevmedigini merak ediyormus.

ama cesaret edip de bunu papatyaya soyleyememis bir turlu. onu kirmaktan, incitmekten, bu yuzden kaybetmekten korkmus.

papatya da kelebegi cok sevmis ama o da bir turlu soyleyememis sevgisini.

duygularinin karsiliginin olmayacagindan, bu yuzden kelebegi kaybedeceginden korkmus.

boylece iki sevgili yan yana, ama sevgilerini paylasmadan surekli sohbet etmisler.boylece saatler saatleri kovalamis.

gunler gecip de, kelebek artik zamani kalmadigini, gucunun tukendigini anlayinca, papatyaya donmus ve

“uzgunum, ama senden ayrilmam gerekecek” demis.

papatya buna bir anlam verememis. “neden” demis. “yoksa benim yanimda mutsuz musun?” “hayir,” demis kelebek.

bilakis, sen benim hayatima anlam kattin. fakat biz kelebeklerin omru sadece uc gundur.

ve ben de omrumu tamamladim. artik kelebeklerin hic olmedigi bir yere gitmeliyim.

papatya bu duruma cok uzulmus. ama yapacak bir sey yokmus zaten.

kelebek artik hic gucunun kalmadigini, daha fazla tutunamayacagini fark ettiginde, son bir gayretle papatyaya “seni seviyorum” diyebilmis ancak.

papatya donakalmis. sadece “ben de…” diyebilmis kelebegin arkasindan.

ardindan da gozyaslarina bogulmus. icinden “keske onun da beni sevdigini bilseydim. keske onu sevdigimi soyleyebilseydim.” diye gecirmis.

papatya, sevdiginin onu sevdigini bilmeden gecirdigi gunlerin acisina dayanamamis.

bir sure sonra yapraklari once solmus, sonra da dokulmeye baslamis.

her dusen yaprakta papatya, icinden “seviyormus” diye gecirmis.

iste o gunden beri, bunu bilen asiklar, sevgililerine soramadiklarini hep papatyalara sormus.

seviyor mu, sevmiyor mu diye…

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.