olgunluk….

0

……..20 li yaşlara kadar iyilikle kötülüğün ülkesi, kalın

sınır çizgileriyle ayrılıyor birbirinden. Sıkı

dostları ve düşmanları oluyor insanın. Onları ölesiye

seviyor ya da ölesiye nefret ediyor onlardan.

 

30 larında yalanı hakikatten ayırt etmeye başlıyor.

İyi sandıklarının hıyanetiyle tanışıyor, sırtında dost

işi hançer darbeleriyle; ve en kötü zannettiği

şefkatle imdadına yetişiveriyor.

 

Zaman kanatlanıp da 40 ına yaklaştığında

insan, iyiyi kötüden ayıran hudut çizgilerini birbirine

karıştırıyor. İyilere nakşolmuş kötüyü ve kötülerin

içindeki iyiliği de keşfediyor ademoğlu. Anlıyor ki,

iyi insan/kötü insan yok; insanın içinde iyilik ve

kötülük var, kötüyle iyi panzehiri değil birbirinin;

kankardeşi.

İyilerle kötüler çekiştirmiyor ipi. İyilik ve

kötülükten örülmüş ibrişimin kendisi.

 

 

Bunu anlayınca şaşmıyorsun nefretin birden şehvete

dönüşmesine; acı girdaplarının içinde hazzın

raksetmesine.

Tevazuyla gurur, haysiyetsizlikle onur el ele

yürüyor.

İnsan, şuuraltındaki isyankarla sahtekarı, günahkarla

tövbekarı birarada farkediyor.

Benim, hükmeden ve boyun eğen, zulmeden ve acı çeken.

Bunca şiddet kadar onca merhamet de benim eserim.

Minneti nefrete, korkuyu cesarete, zaferi hezimete

bulayan benim.

Kundak bezime tıpatıp benziyor kefenim,

hayatım muhteşem ve sefil, mağrur ve rezil, hayasız

ve asil.

Ben, hem örs hem çekicim.

 

İşte bu keşif kolaylaştırıyor yaşamı..

Anlıyorsun ki toplumlar gibi insanlar dakanlı iç

savaşlarına borçlu ilerlemesini..

 

O zaman , iyileri kötülerden ayırmak gibi nafile bir

uğraşı bırakıp -başta kendin olmak üzere- insanların

içindeki iyiliğin peşine düşüyorsun; kıymet bilmeyi ve

-yine başta kendin olmak üzere- herkesi hoş görmeyi

öğreniyorsun.

 

Tükendikçe pahalanıyor zaman; günler azaldıkça

uzuyor. Saçların gibi, seyreldikçe değerleniyor dostların.

Günahları ve zaaflarıyla da övünüyor insanlar;

sevapları ve zaferleri kadar.

 

Önemli değil kaç kez yenildiğin; önemli olan, kaç

yenilgiden sonra yeniden doğrulabildiğin.

 

Bu paramparça ruhlardan, çelişkili duygulardan,

çatışmanın açtığı yaralardan mucizevi bir ahenk

çıkıyor ortaya

 

ki olgunluk diyorlar adına…..

can dündar

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.