AŞK SÖZLERİ

1

“güzel, hangi hatıranın uyanışıydı ki,önce gülümseme arzusu verdi bana, sonra hıçkıra hıçkıra ağlama. hangi unutulmuş hatıranın tanışıklığı duruyordu ki orada, gelişi de daveti de ölüm kadar kaçınılmaz oluyordu.”

 

“adı koyulmamış hiçbir şeyin gerçek anlamda var olduğuna ikna olamayan bir kalbin sahibiydim ben. var olanla yok olan arasındaki fark bir isim. onunla başlayan hayatımı onun ismini bilmekle başlamak istedim.”

 

“bir ismin bazen bütün hikaye unutulsa da kalbe batması, kiminin bir isimden ibaret kalması, kiminden geriye bir isim bile kalmaması.”

 

“bu kadar aşina geliyorsa bana siyahlar içindeki bu kadın, bütün ruhların bir araya toplandığı ezel meclisinde onun ismi benim kulağıma fısıldanmış olmalıydı.”

 

“kalbimin ilk kıpırdadığı anı sığdıracağım ne kadar çok kelamım vardı benim. yine de bir kıpırtısına kalbimin kelam yetiremedim.”

 

“niçin yaratıldığımı o gün o dükkanın gölgeleri arasında anladım. ve ne için yaratıldığımın bilgisine duyduğum güvenle, ne gün öleceğime dair merakı hepten arkamda bıraktım. fikrimi de aklımı da yalnız ona devrettim. ille de o! yalnızca o! evvelen o! ahiren o, dedim!”

 

“yusuf kadar güzeldi ve masumdu. bu yüzden onun yanında en fazla yakub olurdum.”

 

“sabah, uyuyakalmış çocukla uyuyakalamamış annesi üzerine doğarken fark etti kadın: asıl acının çekilen acı değil de sevilenin çektiği acıyı bilmek demek olduğunu.”

 

“kuşku yok ki daha başlangıçta teslim olan bir yürek için indiği kalbi geldiği yücelere çeken aşk sebep değil neticeydi. bu yüzden nedeninden çok nasılı fark edilebilirdi. onu nasıl sevdim? onu nasıl sevmezdim ki!”

 

“onu sevince sanki beni yaratan benim hayatıma katıldı. onu sevince her şey iyi, güzel ve yolundaydı.”

 

“şimdiye kadarki hayatımda bulamadığım ve bulamadığımı fark bile etmediğim her ne var imişse onu tanıyınca öğrendim. çünkü acı gibi sevinç de bir bilinçti sadece. bilmeyenin, ne acısından ne sevincinden söz edilebilirdi. ondan önceki mutsuzluğumu ve ondan sonraki mutluluğumu bilerek onu sevdim, bu yüzden onu başlangıç bilerek sevdim. onun sadece var olduğunu bilmekten gelen duygu: harikulade! var ve benim! ya hay! nasıl çıldırmazdım ki bu bilginin sevinciyle, canım tenime nasıl sığardı, onu bilmeyerek sevdim.”

 

“onu, her şeyi terk ederek, her şeyi göze alarak, yaktığım gemilerde ben de yanarak, yıktıklarımın enkazı altında ben de kalarak sevdim.”

 

“onu, gördüğüm o ile göremediğim o arasındaki uçurumları hesaba katmayarak sevdim.”

 

“onu, sadece güzelliğini merak ederek; kimliğini, karanlıklarını, geçmişini merak etmeden, tarihçesi ihmal edilmiş bir aşkla sevdim. koşullu değildi sevdam. bana gösterdiğinden daha fazlasını istemedim.”

 

“şüphe yok ki bu dünyadan değildi bu güzellik. muhakkak ki onunla aramda doğumumdan önceye ve ölümümden sonraya uzanan bir hesap vardı.”

 

“seni seviyorum demek ruhun ve bedenin bütün zerreleri zikre susamışken, söylenmezse ölmek demekti. söylemem değildi mesele, söylemezsem ölmemdi.”

 

“isimlerden bahsedince ona, sen, dedi, bana bir isim vermek yerine çok isim veriyorsun. bir görmek yerine çok görüyorsun. bir yığın ayrıntının arasında beni kaybediyorsun. çünkü sen de o bir yığın ayrıntının arasında yoksun, yoksun.”

 

“yaşama hakkı azad edilmemiş aşkın dininde sitem ve sual şirk olsa gerekti ama aşkın dininde o peygamber miydi? peygamberse ve ona inançta şüphe duyuyorsam müşrik oluyordum. ama yalancı peygamberse ve ben ona kayıtsız şartsız inanç duyuyorsam yine müşrik oluyordum.”

 

“meğer aşk indiği kalbi ihya ediyordu ya, ihya edemezse yok ediyordu. kazasız belasız kurtulmanın imkanı yoktu.”

 

“oysa fazla değil, varlığında duyduğum sevinç ile yokluğunda duyduğum acıdan ibaret bir aşkım olsun istiyordum sadece.”

 

“şimdi hatırasız bir aşktı bu. bütün yaşadıklarımı yok etmek için attım bütün defterlerimi ateşe. kalbim kalmasaydı geriye, yaşanmamış bir aşk olacaktı bu. kalbimi yakamadım.”

 

“aklımla kalbimin, halimle sözümün, teslimiyetimle vehmimin arasında kaldım ben. aklımı gösteren isimle aşkımı gösteren ateş arasına düştüm, o uçurumda yittim ben. aynı anda iki şey olunamayacağı için aşkın saltanatında, o uçurumda yitirdim ben.”

 

“yanarak var olmayı kabullenmekle sönerek yok olmak arasında yapılacak seçimden ibaretti bütün hikaye. yitirdim zannedip de bulanlarla buldum zannedip yitirenler arasında nerede durduğumu artık merak etmedim. beni suyun üzerinde tutan ellerden kesildi elim. öylece gömüldüm derin karanlıklara. indirdim savunağım olan tüm perdeleri. sessizce yenilgiye evet dedim.”

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.